15 Nisan 2020 Çarşamba

Fizyolojik psikoloji ventrikül sistemi

VENTRİKÜL SİSTEMİ 

Ventrikül sistemi, omuriliğin merkezi kanalına bağlayan beyin içi boşluklardan oluşur.Dört ventrikül vardır:

  • Sağ ve sol lateral ventriküller
  • Üçüncü ventrikül ve dördüncü ventrikül

Ventriküller, beyin ve omuriliği koruyup yıkayan beyin omurilik sıvısının (BOS) üretildiği koroid pleksus yapılarını ihtiva ederler.
BOS, kanda sürekli olarak geri emilir ve böylece beyinde gereğinden fazla miktarda birikmesi önlenir.

  • İnterventriküler foramen adlı kanal her iki lateral ventrikülü üçüncü ventriküle bağlar.
  • "Beyin su kanalı", üçüncü ventrikülü dördüncü ventrikülere bağlar.
ventrikül sistemi ile ilgili görsel sonucu

OMURİLİK


  • Alt beynin özellikle de medulla oblongatanın bir uzantısı olarak düşünülebilir.
  • Beyinden gelen ve beyne doğru giden sinir liflerini içerir ve refleks hareketlerinden sorumludur.
  • Omuriliğin kenarlarına tutunmuş ve "spinal sinirler" olarak bilinen 31 çift sinir mevcuttur.Her bir spinal sinirin bir dorsal (vücudun sırt tarafına doğru), bir de ventral (vücudun ön tarafına doğru) kökü vardır.Dorsal kökler ayrıca dorsal kök ganglionu denen bir şişkinliğe sahiptir. 

PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ

SPİNAL SİNİRLER

  • Spinal sinirler sözü genellikle motor,duyu ve otonom sinirleri taşıyan ve omuriliği, bedenin geri kalanına bağlayan sinirlerin bileşimini ifade etmekte kullanılır.
  • İnsanlarda 31 çift spinal sinir vardır ve bunların her biri vertebral kolonun bir segmentine karşılık gelir.
  • Spinal sinirler omuriliğin dorsal ve ventral uçlarından çıkan sinirlerin birleşmesiyle oluşurlar.
  • Ventral kökler efferent motor taşırlar.
  • Dorsal kökler afferent duyu aksonları içerir.
KRANİAL SİNİRLER

Omuriliğin bölmelerinden çıkan spinal sinirlerin aksine kafa sinirleri doğrudan beyinden çıkarlar.İnsanlarda genel olarak 12 çift kafa siniri vardır. Sadece 1. ve 2. sinirler serebrum bölümünden çıkar ve geri kalan 10 sinir de beyin sapından kaynaklanır.


kranial sinirler ile ilgili görsel sonucu

İlgili resim

FP-7.Ders Beynin lobları

1.OKSİPİTAL LOB:


Görsel bilginin işlendiği beyin bölgesidir.
Amaç→Görsel bilgiyi analiz etmek

V1(görme alanı 1):Primer görme korteksi
Görsel alanın temsil edildiği yer V1'dedir.
V1 hasar gördüğü zaman kortikal körlük meydana gelir.
Renkte hasar olursa her şeyi siyah-beyaz görürler.
Brodmann Alanı 17'yi gösterir.

V2(görme alanı 2): Sekonder görme korteksi (ekstrasitriat korteks)
Renk,şekil,hareket,derinliğe ilişkin analizleri birleştirir.
Brodmann Alan 18'i gösterir.

V3(asosiasyol korteks):Serebral korteks ve diğerleriyle bağlantı kurarak üst düzey analizler kurar.

17→Görsel numaralı bilgiyi tek tek analiz eder.
18→Renk,şekil,hareket,derinliğe ilişkin analizleri birleştirir.
19→Serebral korteks ve diğerleriyle bağlantı kurarak üst düzey analizler kurar.

Not:Calcarine fissür; görme alanının eşitlik düzeyini ayarlar.

Dorsal akım(nerede ve nasıl yolu):


  • Hareket ve uzaydaki objelerin dizimi ile ilgilidir.
  • Göz ve kolların organizasyonunu, hareketlerini kontrol eder.
  • Görevi: Uzaysal algılama, nesnelerin uzaydaki yerini belirleme
İzlediği yol:
V1→V2→dorsomedial→orta temporal→V5→posteriyol parietel korteks

Ventral Yolak(ne yolu):


  • Şekillerin anımsanmasında ve objelerin dizilimlerinin algılanmasında rol oynar.
  • Uzun süreli bellek ile ilgili fonksiyonları vardır.
  • Temporal loba giden ikinci yol alttan gittiği için astral yolak( ne yolağı) olarak bilinir.
İzlediği yol:
V1→V2→V4→İnferiyor temporal bölge

Hasar olursa?

Oksipital lob hasara uğrarsa kortikal körlük meydana gelir.(Görmese bile göz hareketlerini devam ettirebilir.Eğer çift taraflı olursa hiç görmeyebilir.Göz ile nesneyi tanıyamaz.)

V1 ve V2'de hasar olursa önüne koyulan nesneyi kopyalayamaz,nesneleri birbirleriyle eşleştiremez,nesneyi tanıyamaz.(ilk basamakları,apörsatif (algısal) agnozi)

Ne yolağının ileri bir kısmında hasar olursa nesneyi kopyalayabilir,eşleştirebilir ancak ne olduğunu tanımlayamaz.(İleri basamakları,asosiyatif agnozi)

AGNOZİ
(Nesneleri tanıyamama bozukluğu)

  • Renk şekil ve hareketin analizine ilişkin sorun yaşayabilir.
  • Her şeyi gri tonlarda görmeye başlar.
  • Agnozi hastalarında bellek kusuru yoktur
  • Hareketi analiz eden bölge hasara uğrarsa bir bardağa çay doldururken demlikteki akma hareketini algılayamaz.
Nesne agnozisi                                                                                                 Yüz agnozisi
1.apörsektif agnozi (algısal agnozi) (İlk basamakları)                                      (Prosopagnozi)
2.asosiyatif agnozi (İleri basamakları)

Yüz agnozisi sağ hemisferde gerçekleşir.

Oksipitalden temporal loba giden yolda bir hasar varsa insan; yakınındakinin ve hatta kendi yüzünü bile tanıyamaz.(Yüzünün hayvana mı yoksa insana mı benzediğini bilir fakat tanıyamaz.)Tanımak için sesten,mimiklerden ve diğer hareketlerden faydalanır.

2.PARİETEL LOB:


Uzaysal analiz yapmak ve uzaysal temelli hareketleri analiz etmek,uzamsal farkındalık ve yer bulma

Oksipital lob ile santral sulcus arasında yer alır.

Bu lobun santral sulcusun hemen gerisinde kalan ön kısmı "somato duyusal korteks"olarak bilinir.Dokunmayla ilgili duyular burada işlenir.

Parietel lob,iki kısımdan oluşur:
1.Anteriyor parietel lob
2.Posteriyol parietel lob

Anteriyol Parietel Lob:

Bedene ilişkin duyusal bilgilerin analiz edildiği yer.

Hasara uğrarsa ne olur?
-Doku olarak nesneleri tanımlayamayız.(parmak agnozisi)
-Duyusal ağrı eşiği değişebilir.
-Kişi hastalığını inkar edebilir.
-Kişi vücudunda bir uzvunu reddedebilir.

Posteriyol Parietel Lob:

Uzaysal dikkati yönlendirme
Uzaysal bir işin diğer bileşenlerine de yardım eder.→imgeleme
Önümüzde bir uyarıcı olmadığı halde o uyarıcıyı gözümüzde,zihinde canlandırma:İmgeleme
Paryetel lobun bir işlevidir.

Görsel temelli dikkatin uzaysal alanda paylaştırılmasını sağlar.Hasara uğrarsa; uyarıcıyı tanımasına rağmen tepki veremez,dikkat edemez.İki uyarıcıyı da tanımlar ama birine dikkat edemez.
(Uzaysal ihmal sendromu,nihlet,yarı alan-tek taraflı ihmal sendromu)

Hem mutlak hem göreli uzaklık analizleri yapar.

Mutlak uzaklık:Görme alanındaki iki nesnenin arasındaki mesafe (algılayan kişiden bağımsız)
Göreli uzaklık:Algılayan kişinin bulunduğu pozisyona göre değişir.

3.TEMPORAL LOB:


Oksipital lobun altındaki ve sylvian fissürün altındaki dokudur.
Anıların depolandığı yerdir.
Birincil işitme bölgesi bu alandadır ve burası işitme işleminin gerçekleştiği yerdir.

Lateral Yüzey:
-İşitsel alanlar:Brodmann'ın 41,42 ve 22 numaralı alanları
-Ventral yolak:İnferotemporal korteks ya da ET
-İşitsel assosiasyon korteksi

Not:Oksipital korteksin altında amigdala ve limbik sistem yer alır.

Temporal lobda görsel tanıma ventral(İşlevlerin Asimetrisi)
Sol Temporal:Sözel bellek, konuşma işlemleme
Sağ Temporal:Sözel olmayan bellek,müzik ve yüz işlemleme

Temporal Lobun İşlev Teorisi

Üç Temel Duyusal İşlev:

  • İşitsel girdinin işlenmesi
  • Görsel nesne tanıma
  • Uzun süreli bellek
Duyusal İşlemler:
  • Uyarıcıyı tanıma (ventral yolak)
  • Uyarıcıyı kategorize etmek (inferotemporal korteks)
  • Çapraz-modal eşleme
Duyusal Tepkiler
  • Belirli bir uyarıcıya ilişkin duyusal tepkiler (amigdala yapar.)(Duyusal girdi ile duyguyu ilişkilendirme,öğrenme açısından önemli)
  • Uzaysal navigasyon
  • Hippokampüs-uzaysal bellek
Superiyor Temporal Sulcus(STS) ve Biyolojik Hareket
  • Türe özgü hareket
  • Niyeti anlama
Hasara uğrarsa ne olur?
  1. İşitsel karışıklık
  2. Müzik algısında bozukluk
  3. Görsel ve işitsel girdinin seçiminde karışıklık
  4. Organizasyon ve kategori etme yetersizliği
  5. Uzun süreli bellek problemleri
  6. Kişilik ve duygulanımda değişiklikler
  7. Değişmiş seksüel davranış









18 Kasım 2018 Pazar

FP-6.Ders Beynin Anatomisi

ARKA BEYİN

Omuriliğe bitişik biçimde bulunur.İki önemli kısmı vardır:

1.Miyelensefalon:

Medulla oblongata(omurilik soğanı):Kalp atım hızı,nefes döngüsü,öksürük,hapşırık,salya salgısı gibi yanıtları kontrol eder.
Sağ beyinden gelen uyartılar, vücudun sol kısmına gönderilir.
Sol beyinden gelen uyartılar, vücudun sağ kısmına gönderilir.

2.Metensefalon: Beyincik,pons,rafe sistemi

a.Beyincik:Vücudun duruş ve dengesini sağlar.
Çizgili kasların uyumlu çalışmasını sağlar.
Eğer beyincik zedelenirse gözler hareket eder ve bir cismi izleyebilir fakat cismin durduğu yerde duramaz.

b.Pons: Sadece memelilerde bulunur.
Beyinciğin bir yarım küresinden diğerine impuls taşır.
Vücudun sağ ve sol tarafında yer alan farklı kasların çalışmasını ve omurilik soğanındaki solunum merkezlerini düzenler.
Uyku ve uyanıklığı kontrol eden merkezleri içerir.

c.Rafe Sistemi:Vücudun içsel saatinin en önemli parçalarındandır.

ORTA BEYİN (MEZENSEFALON)

Ponsun ön kısmındadır.İki önemli bölümü vardır.

1.Tegmentum

a.Substantia Nigra:İstemli hareketlerin koordinasyonuna yardımcı olur.
Bu bölgedeki dopamin salgılayan sinir hücrelerinin kaybedilmesi Parkinson hastalığına neden olur.

b.Kırmızı çekirdek:Temel vücut hareketlerinin düzenlenmesini sağlar.(Ör:Yürürken kolların sallanması)

c.Retiküler formasyon:Uyanıklıkta rol oynar.Tahrip edilirse kişi komaya girer; dış dünyadan habersiz hale gelir. Biliçaltı bir çok koordine hareketlerin yapılmasında ve bütün sinir sisteminin ve vücudun uyanık tutulmasında görevli. 

d.Periakuaduktal gri madde (PAG):Ağrının çıkıcı kontrolünde ve savunma davranışında rol oynar.

2.Tektum:

a.Süperiyor kollikulus:Görme ve göz hareketlerinin düzenlenmesi

b.İnferiyor kollikulus:İşitmede görev alır.

ÖN BEYİN

1.Diansefalon:

a.Talamus: Yapısının büyük kısmını oluşturan çekirdekler,görme sistemi gibi duyusal sistemlerden bilgileri alarak bunları beyin kabuğunun değişik alanlarına gönderir.Tam anlamıyla merkezi istasyon görevindedir.Sadece dağıtım işiyle değil yorumlama işiyle de ilgilenir.

(Görsel bilgiyi alan duyu reseptörleri taşıdıkları verileri lateral genikulat çekirdek (LGN) aracılığıyla iletirken,işitme bilgisi medial genikulat çekirdek(MGN) aracılığıyla iletilir.)

Talamus hasar alırsa hangi hastalıklar meydana gelir?

Ataksi(daha ileri seviyesi talamik ataksi sendromu):Kasların istemsiz olarak hareket etmesi
Hemianestezi:Vücudun yarısından gelen hisleri yitirme
Hipokinezi:Hareketlerde kısıtlama ve aksama
Akinezi:Tamamen hareketsizlik hali

b.Hipotalamus: Medulla oblongata ve limbik sistemle birlikte çalışır.


Salgıları sayesinde sinir sistemi ile salgı(endokrin) sistemi birbirine bağlamaktadır.
Bu bölgede bulunan çekirdekler,vücudun iç durumunu algılayabilecek reseptörlere sahiptirler.Bu çekirdeklerin herhangi birinin hasar görmesi sonucunda aşağıdaki davranışlarda bozulmalar olabilir:

  • Besin alımı
  • Su içme 
  • Cinsel davranışlar
  • Vücut sıcaklığının ayarlanması
Yani hipotalamusun görevi:

  • Vücut sıcaklığı ve hipofizden hormon salgısını düzenler.
  •  Ayrıca uykunun düzenlenmesi, uyanıklık, cinsel arzu ve performans; kızgınlık, korku, ağrı ve zevk gibi hisler buradan kontrol edilir. 
Fonksiyonları
  • posteriyor ve lateral: Arter basıncı ve kalp hızını artırır, 
  • preoptik alan: Arter basıncı ve kalp hızını azaltır.
  • supraoptik çekirdekler; İdrarla su atımın kontrolü
  • paraventriküler çekirdek; Oksitosin salgılanması
  • lateral bölge açlık, ventromediyal bölge doyma merkezidir.
  • Lateral hipotalamus: Hiddet ve kavga 
  • Ventromediyal çekirdek: Sakinleşme
  • Periventriküler çekirdek: Korku
  • Ön ve arka hipotalamus: Cinsel dürtüleri uyarır
  • Anteriyor hipotalamus-Preoptik alan ve posteriyor hipotalamus; vücut ısı düzenlenmesi 
c.Hipofiz bezi:Anteriyor ve posteriyor lob olmak üzere ikiye ayrılır:
  • Anteriyor lob:İnsan vücudundaki diğer endokrin bezlerin salgılarını düzenleyen somatotropin ve tirotropin gibi hormonları salgılar.
  • Posteriyor lob:Kadınlarda doğum sırasında rahim kaslarının kasılmalarının sürmesini sağlar.Erkeklerdeyse prostat kasılmalarını önleyen oksitosin hormonu salgılanır.İdrarı derişik hale getiren antidiüretik hormon(vazopressin hormonu) salgılanır.

2.Telensefalon

a.Limbik Sistem:İnsanın duygu sistemini kontrol eden en önemli parçadır.

Hipokampus: Hatıraları uzun süreli belleğe depolama görevini üstlenmektedir. 
  • Kısa süreli hatıraları, beynin çeşitli bölümlerine yerleştirerek kaydeder.
  • Hipokampusu zarar gören insanlar uzun süreli belleklerine yerleştirmede sorun yaşadıkları için yeni olayları, yüzleri, yerleri ve konuşmaları hatırlamakta güçlük çekerler. 
  • Diğer limbik yapılardaki gibi hipokampusun uyarımı, öfke, edilgenlik, aşırı seks güdüsü gibi davranışlar oluşturur.Aşırı uyarılabilir ve uzun süren uyarılar yayabilir; epileptik nöbetlere neden olur (koku, görme, işitme, dokunma gibi halusinojen etkiler oluşabilir)
Amigdala:Korku ve kızgınlık gibi duyguların nasıl algılandığıyla ilgilidir.en önemli görevi duyguları kodlamak, yorumlamak ve depolamaktır.

Singulat korteks:Duyusal işlevlerde çok önemlidir ve acının deneyimlenmesinde önemli olduğu bilinir.

b.Bazal ganglia:Başta öğrenme,motor kontrol ve duyusal deneyimler olmak üzere pek çok işlevlerden sorumludur.



c.Serebral Korteks:

1.Altı tabakalı yapı:

  • Moleküler tabaka
  • Dış granüler tabaka
  • Dış piramidal tabak
  • İç granüler tabaka
  • İç piramidal tabaka
  • Multiform tabaka
2.Oksipital Lob
3.Parietel Lob
4.Temporal Lob
5.Frontal Lob

Ekran Alıntısı

Loblar bir sonraki sayfada ayrınlıtı bir şekilde yazıyor.

FP-5. Ders Nörotransmitterler

NÖROTRANSMİTTERLER:

Elektriksel uyartıyı (impulsu) kimyasal sinyale dönüştüren, uyarıyı gönderen nörondan alıcı hücrede aksiyon potansiyeli (impuls) oluşturarak impulsu bir nörondan diğer bir hücreye aktarabilen kimyasal haberci moleküllerdir. Akson ucundaki sinaptik keseciklerin içerisinde bulunurlar. 

Kısacası
  • Bir nörondan diğerine impuls iletici kimyasal maddelerdir.
  • Nörotransmitterlerin en önemli faaliyeti bilginin, iletinin çok daha hızlı bir şekilde karşı tarafa geçmesini sağlamaktır. Nörotransmitterlerin bu faaliyetleri insanların daha kolay öğrenmelerine yardım eder.
Histamin:Vücuttaki uyku düzenini ve orgazmı kontrol etmede görev alır. Aynı zamanda sindirime destek olan kimyasalı salgılar ve bu kimyasal da vücut tarafından üretilir. Bunun yanında da beyin hücrelerinin iletişimini destekler.(Güncel Psikoloji)
ACH( ASETİL KOLİN) : Dikkat, bellek, öğrenme, hafıza ile ilgili olan bir nörotransmitterdir. Asetil kolin nörotransmitterinin fazla olması titreme vb. hastalıklara neden olurken eksikliği felç olma riskini artırmaktadır. Alzheimer ve unutkanlıkla ilgili olan rahatsızlıklarda asetil kolin eksikliğinden kaynaklı bir sorun olduğu düşünülmektedir.
-DOPAMİN: Dopamin, heyecanla ilgili olan bir kimyasaldır. Yani insanın heyecanlanma sırasında salgılamış olduğu bir nörotransmitterdir. Dopamin hormonunun fazlası şizofren hastalığına neden olurken azlığı Parkinson rahatsızlığına neden olmaktadır.
-SERATONİN: Seratonin mutluluk hormonudur. Seratonin nörotransmitterinin azlığı kişinin depresyona girmesine neden olur. Seratonin kimyasalının fazla olması ise kişiyi manik yani gereğinden fazla mutlu, gereğinden fazla hareketli yapmaktadır. Manik-depresif mevsimsel duygu durum bozukluğudur. Manik-depresif hastalar kışın daha depresif olurlarken yazın daha mutlu olurlar. Çünkü güneş ışığı seratonin hormonunun artmasında etkili olmaktadır.
-NOREPİNEFRİN: Öğrenme ve bellek üzerinde etkili olan bir nörotransmitterdir. Bu kimyasalın azlığı hafıza sorunlarının yaşanmasına neden olur.
3418_imagesefe
-ENDORFİN: Ağrı ve acıyı kesen ağrının ve acının hissedilmesini engelleyen bir kimyasaldır. Örneğin bir kişinin bileği burulduğu zaman ilk burkulma anında kişi çok fazla ağrı hissetmez. Ancak bir süre sonra bacak şişmeye başlar ve yavaş yavaş ağrı artar ve kişi artık ağrıyı büyük ölçüde hissetmeye başlar. Ağrının bir süre sonra hissedilir derecede artma sebebi, salgılanan endorfin hormonun zaman geçtikçe etkisini kaybetmesidir.
Endorfin hormonu, beyine direk enjekte edildiğinde herhangi bir uyuşturucudan 120 kat daha etkili olurken kandan yani damardan enjekte edildiğinde 3 kat daha etkili olmaktadır. İnsanın kendi bedeninin ürettiği bu uyuşturucu birçok sakinleştirici ve suni uyuşturuculardan çok daha iyi bir ağrı kesici olmaktadır.
Kaynakça:
Temel Psikoloji Kursu
Yazar:Derya Talas

Bu bölüm kendi kitabım olan Temel Biyolojik Psikoloji'de çok anlaşılır bir şekilde anlatılmadığı için yazıyı başka bir adresten aldım.Kaynağı yazının sonunda bulunmaktadır.


Konunun özeti (kendi notlarımdan olan kısmı)


Asetilkolin:Sinir sistemi, hareket, kaslar

Dopamin:Hareket,dikkat,öğrenme,zevk,ödül

Serotonin:Beyin/omurilik/uyku,yeme,ruh hali,acı hissetme

Endorfinler:Beyin,omurilik/acıyı baskılama,ruh hali düzeltme,zevk,iştah


Hangi Hastalık?


Asetilkolin:Fazlaysa=Titreme
Azsa=Alzheimer,unutkanlık,felç

Dopamin:Fazlaysa=Şizofreni
Azsa=Parkinson hastalığı

Serotonin:Fazlaysa=Manik(gereğinden fazla mutlu olma)
Azsa=Depresyon

Endorfinler:Azsa=Hafıza sorunları


Nöropeptitler ve Nöromodülatörler


Nöropeptitler kısa aminoasit zincirlerden yapılmışlardır ve nörotransmitter olarak rol oynarlar.

Nöromodülatör, nörotransmitterlerin serbest bırakılmasını arttırabilir ya da azaltabilirler,postsinaptik hücrelerin tepkisini değiştirirler.


  • Aktive edici: Asetilkolin,adrenalin,nöradrenalin,glutamat,dopamin

  • İnhibe edici:GABA,dopamin







FP-4. Ders Sinaptik Geçiş

SİNAPTİK GEÇİŞ


  • Sinaps: Nöronların hedef hücreleriyle temas ettiği ve iletişime geçtiği yer
  • Boşluk bulunan sinaps türü: Kimyasal sinaps
  • Fiziksel olarak bağlı olan: Elektriksel sinaps
  • Presinaptik: Nöronun akson terminalinden sinaptik boşluğa bakan zarın bölümüdür.
  • Postsinaptik: Hedef hücrede bulunan ve sinaptik boşluğa bakan yer
  • Sinaptik keseciklerin içi nörotransmitter(sinir  taşıyıcılar) ile doludur.

Sinaps üç yerde bulunur:
  1. İki nöron arasında
  2. Duyu nöronu ile reseptör organ arasında
  3. Motor nöronu ile efektör organ arasında

Sinaptik geçiş nasıl sağlanır?

  1. Sinaptik uca Ca girişi olur.
  2. Ca artışı nörotransmitter madde taşıyan keseciğin zarla birleşmesine neden olur.
  3. Ekzositozla sinaptik kesecikten nörotransmitterler sinaptik boşluğa verilir.
  4. Nörotransmitterler diğer nöronun dendritindeki reseptörlere bağlanarak hücreye Na girişini başlatır.Böylelikle impuls iletimi yani diğer nöronda aksiyon potansiyeli başlamış olur.
  5. Nörotransmitterler enzimlerle yıkılır veya başka bir nöron tarafından geri alınır.

  • Uyartının sinapstan geçişi, nöron üzerindeki geçişine göre daha yavaş olur
  • Nörotransmitter maddelerin salgılanma miktarı impul sayısına bağlıdır.
  • İlk impuls geçtikten sonra bunu izleyen diğer impulslar sinapstan daha kolay geçerler.
  • Aksondan sinapsa gelen tüm uyartı çeşitleri karşı dendrite ulaşmaz.Bu"seçici direnç"sayesinde
  • bütün organlar değil sadece ilgili organlar uyarılmış olur.Seçici direnç; öğrenme hafıza ve karışık olayların ayırt edilmesini sağlar.
  • Aynı nöron üzerinde bir uyartının diğer uyartıyı etkisiz hale getirmesine"engelleme", gücünü arttırmasına"kolaylaştırma" denir.
  • Engelleme ve kolaylaştırma üretilen nörotransmitter çeşidine bağlıdır.
sinaptik geçiş ile ilgili görsel sonucu




NOT:
  • Sinapslarda bir nörondan diğer nörona uyarı geçişi, uyarıyı getiren nöronun akson ucundan, uyarıyı alan nöronun dentritine doğrudur.

NOT:

  • Engelleyici sinapslarda nörotransmitter maddeler, bir sonraki nöronda klor (Cl) geçirgenliğini artırır. Böylece hücreye fazla klor (Cl) girdiğinden zarın iç tarafı daha da negatif (-) olur. Bu durumda impuls oluşmaz ve iletim durur.
  • Morfin, nörotransmitter madde salgısını geçici olarak durdurur. Böylece sinaptik iletim kesintiye uğrar. Örneğin dişinizin çekilmesi gerektiğinde morfin kullanılarak çekilecek dişin bulunduğu bölgedeki sinirsel iletimin durması sağlanır. Böylece dişiniz çekilirken acı hissetmezsiniz.


NON-SİNAPTİK İLETİŞİM



  • Bir diğer haberleşme maddesi nöromodülatörlerdir.
  • Uyanıklık,korkaklık gibi genel davranış durumlarını etkiler.
  • Hormonlar da vücudumuzdaki bilginin iletimini sağlar.


Endokrin Sistemindeki Bazı Bezler:


  1. Adrenal bezler:vücudun stresli olaylarında rol oynayan hormonları salgılar.
  2. Hipotalamus:Uykunun düzenlenmesi, açlık ve iştahta da rol oynar
  3. Pankreas:Vücuttaki glikoz seviyesini düzenleyen insülin hormonu salgılar
  4. Paratiroid bezleri:Vücuttaki Ca seviyesini düzenleyen hormon salgılar
  5. Epifiz bezi:Uyku döngüsünde ve günlük biyolojik ritmi etkiler.
  6. Hipofiz bezi:Diğer endokrin bezlerin düzenlenmesinde rol oynar.
  7. Timüs bezi:Vücudun savunma sisteminin düzenlenmesinde rol oynar.
  8. Tiroid bezi:Kemik büyümesi ve ısı üretiminde rol oynar.
  9. Yumurtalıklar ve testisler:Dişilik ve erkeklik hormonlarıdır.



FP-3.Ders Sinir Sisteminde İletim

SİNİR SİSTEMİNDE BİLGİ ALIŞVERİŞİ


  1. Aksondan dendrite → aksodendritik
  2. Aksondan hücre gövdesine → aksosomatik
  3. Aksondan aksona → aksoaksonik
  4. Dendritten dendrite → dendrodendritik


DURGUN ZAR POTANSİYELİ 


  • Hücre zarı bazen dinlenmede kalır ve diğer nöronlardan bilgi alımını keser.Bu duruma durgun zar potansiyeli denir.
  • Hücrenin durgun potansiyeli,aksiyon potansiyeli,aksiyon potansiyeli ya da sinaptik potansiyel olmadığı zaman korunan zar potansiyelidir.
  • Dinlenme halindeki nöronun hücre içi sıvısı hücreler arası sıvıya göre daha negatif yüklüdür ve bu polarite farkına durgun potansiyel denir.
  • (Üç tanımını da yazıyor.)

  1. Durgun zar potansiyeli; Na iyonlarının hücrenin dışında tutulması ve K iyonlarının hücrenin dışına çıkıp sodyum/potasyum kanallarından aktif taşıma ile tekrar hücre içine alınmasıyla oluşur.
  2. Sodyum/Potasyum pompası her 3 Na, aktif taşıma ile dışarı atar ve buna karşılık 2 K iyonunu hücre içine alır.
  3. Uyarılabilir hücrelerde durgun zar potansiyeli: –70 ila –90 mV

AKSİYON POTANSİYELİ VE SİNİR İLETİSİ

(Sinir impulsu da denmektedir.)
(Nöron içi iletişim)
(Zarın üzerindeki sodyum ve potasyumun yer değiştirmesi)


  • Elektriksel membran potansiyelinin hızlıca yükselip düştüğü kısa süreli bir olaydır.
  • Elektriksel olur.Aksonlarda olan bu faaliyete akson potansiyeli denir.
  • Nöron akson potansiyeline ulaşacak kadar uyarılırsa dışarıdaki elektrotlar geçiş yaparlar.
  • Bir uyarıcı sık sık gelerek aksiyon potansiyeli oluşturma gücüne ulaşmasına "sumasyon"denir.
  • (Sumasyon= birikme)  
  • Eğer nöron eşik değerine ulaşmazsa aksiyon potansiyeli gerçekleşmez.Buna "ya hep ya hiç prensibi"denir.


Baskılayıcı potansiyel yeterince büyük olmalı

Sumasyona

Çoklu sinyal girdilerine bağlıdır.


  • Aksiyon potansiyeli, bir aksonun membran potansiyeli uyarılma eşiğine gelince gerçekleşir.Na ve P iyonları aracılığıyla gerçekleşir.
  • Aksiyon potansiyeli elektrotlar ile ölçülebilir.
  • Aksiyon potansiyelinin,akson boyunca ilerlerken aynı zamanda sinir uyarımının yayılımını hızlandırmasına "atlamalı iletim" denir..Böylece akson çapında artma ihtiyacı azalır ve sinir sistemi boyutunda bir kısalmaya yol açar.
  • İletim hızı üç temel ögeye bağlıdır.
  1. Akson çapı: Çapı büyük olan aksonlar daha hızlı
  2. Aksonun miyelinli olup olmaması: Miyelinli aksonlar daha hızlı
  3. Kaç tane sinanps içerdiği: Daha fazla sinaps daha yavaş iletir.


aksiyon potansiyeli grafiği ile ilgili görsel sonucu


  • Refraktör Periyot:Nöronun bir başka aksiyon potansiyeli yapamadığı durum
  • Polarizasyon:Kutuplaşma
  • Membran potansiyeli:Hücre içi ve dışı arasındaki potansiyel fark
  • Depolarizasyon:Hücre potansiyelinin membran potansiyelinden az olması
  • Hiperpolarizasyon:Hücre zarı potansiyelindeki artış


NÖRONDA İMPULS İLETİMİ

POLARİZASYON (KUTUPLAŞMA):

İç kısmının (-) olmasını sodyum-potasyum pompası sağlar.Dışarıya gönderilen 3 Na ya karşılık içeriye 2 K alınır.Na dışarıda fazla olduğundan bu iş aktif taşıma ile gerçekleşir( ATP harcayarak).Cl içeri girebilir ancak oluşan potansiyel fark Cl u dışarıda Hücrenin iç kısmının (-) olmasını sağlayan asıl faktör ise hücre zarından geçemeyen büyün anyon proteinleridir.Hücre içi ve dışı arasındaki potansiyel fark -70mV olarak ölçülür. (Polarize hali dinlenme halidir.)

POLARİZASYONUN NEDENİ:

Hücre içi ile hücre dışı arasındaki iyonların derişim farklılığıdır.
Hücre içinde K+ derişimi fazla, Na+ derişimi azdır.
Hücre dışında ise tam tersine K+ derişimi az, Naderişimi fazladır.
Hücre içinin negatif olmasının nedeni ise derişimi hücre dışına göre fazla olan anyonlardan (A-) kaynaklanır.

Kısacası


  • Dinlenme halindeki bir sinir hücresinde; Na+ hücre dışına, K+ ise hücre içine aktif taşıma ile pompalanır. 
  • Böylece sinir hücresinin dış kısmı pozitif (+), iç kısmı ise negatif (-) yüklü hale geçer.Bu olaya POLARİZASYON denir.
  • Polarizasyonda Na-K pompası kullanıldığından, ATP harcanır.
  • Hücre içinin negatif olmasında Cl- un bir etkisi yoktur.


DEPOLARİZASYON:


Nöron aktive gösterdiği( impuls iletildiği) sırada Na ve K kanallarının açılmasıyla zarın Na geçirgenliği 500 kat artar. Na hızlıca içeriye girer. Bu sırada aksiyon potansiyeli -70mV'dan +40 mV'a kadar çıkar.Bu durumda iken hücrenin dışı (-), içi (+) hale gelir.


Depolarizasyonda, Na-K pompası görev yapmadığından ATP harcanmaz.



REPOLARİZASYON:

Nöron içindeki Na belli bir konsantrasyona alışınca Na kanalları kapatılır.Bu işlemden hemen önce K dışarı çıkmaya başlar. İçeri giren Na kadar K dışarı çıkar. Böylece potansiyel tekrar dinlenme potansiyeline getirilir yani hücrenin içi (-), dışı tekrardan (+) hale gelir.


Repolarizasyonda, Na-K pompası görev yaptığından ATP harcanır.

HİPERPOLARİZASYON:

Repolarizasyondan sonra K kanalları hemen kapanmadığı için Na geçişi durduktan sonra bir miktar daha K dışarı çıkar.Buna hiperpolarizasyon denir.

polarizasyon durumları ile ilgili görsel sonucu


İmpuls sayısını etkileyen faktörler:
 
 
 
 
 
İmpuls hızını etkileyen faktörler:
 

Not: Nöronda impuls iletim hızı sabittir.


TOPLAMA ETKİLERİ

Postsinaptik zarda

  • EPSP (Postsinaptik potansiyal)→ Depolarizasyon
  • IPSP (Baskılayıcı postsinaptik potansiyel)→ Hiperpolarizasyon
  • Mekansal toplama
  • Zamansal toplama








FP-2.Ders Nörogliyal Hücreler

Fizyolojik Psikoloji yerine FP-2. Ders vs. bu şekilde belirteceğim.

NÖROGLİYAL HÜCRELER


Yapıştırıcı görevi görerek sinir sistemini birleştirir. Homeostaziyi korur.

GLİYAL HÜCRE TİPLERİ

  1. Astrositler (MSS)
  2. Oligodendrositler (ÇSS)
  3. Schwann hücreleri (MSS)
  4. Mikrogliya (MSS)
  5. Radiyal gliyal hücreler (MSS)
MSS: Merkezi sinir sisteminde bulunanlar
ÇSS: Çevresel sinir sisteminde bulunanlar

1.ASTROSİTLER:

Sinir hücrelerinin etrafındaki dış kimyasal ortamı korumakla görevlidir.Sinir uçlarının oluşumunu sağlar.
  • Yapı iskelesi(destek sağlar.)
  • Gliyal yara(MSS'deki zedelenmeyi onarır.
  • Homeostazi(dengeyi korur.)
  • Kan-beyin bariyerine katkı sağlamak(Kan dolaşımındaki büyük moleküllerin gerekmedikçe MSS'ye girmesini engellemek)
  • Sinapsların temizlenmesi(atık nörotransmitter maddelerden temizler.)
  • MSS'de gerçekleşir.

2.OLİGODENDROSİTLER:


  • MSS'de aksonları sararak izole eden ve elektriksel sinyallerin daha rahat dağıtılmasını sağlayan miyelin kılıfı oluşturur.
  • Miyelin akson boyunca ilerleyen akson potansiyelini arttırır.
  • Akso potansiyeli miyelinli aksondan miyelinsiz aksona göre daha çabuk ilerler.
  • Her oligondendrosit farklı aksonları miyelinleyebilir.


3.SCHWANN HÜCRELERİ: 


  • ÇSS'deki aksonlara yalıtımı sağlayan özelleşmiş gliyal hücre çeşitlerinden biridir.
  • Sadece tek bir aksonu izole eder.(MSS'deki aksonlardan farklı)
  • Miyelinsiz schwann hücreleri nöronların işleyişini sürdürmeleri ve aksonların korunmasını sağlar.


4.MİKROGLİALAR:


  • Sinir sistemindeki glial hücrelerin en küçüğüdür.
  • Enbriyonun ektoderm katmanından türeyen diğer hücrelerin aksine mikroglialar mezoderm kökenlidir.
  • Atıl durumdayken bir problem saptığında aktif hale gelir.
  • Fagositoz olayı ile atık maddeleri temizler.
  • Antijen sunumu yapılır.
  • Makrofaj:Ölü veya hasarlı hücreleri yutan maddelerdir.
  • Salgıladığı sitototoksik maddeler ile de bu hücreleri öldürür.(Temel işlevi gibidir.)
  • MSS'de gerçekleşir.

5.RADİAL GLİAL HÜCRELER:

  • Sadece MSS hücre oluşumunda yer alan geçici hücre popülasyonlarıdır.
  • Nöronların göçü için hem öncül hücreler hem de yapı iskelesinin oluşumunu destekler.
GLİOZİS:

Olgunlaşmış bir sinir sisteminde yaralanmalar ya da lezyon yüzünden hasar görmüş nöronlar yenilenemez.Fakat hasar görmüş alanın yanında ya da yakınında glial hücreler yoğun bir şekilde çoğalmaya başlar.Bu duruma "glizois" denir.